9 Aralık 2016 Cuma

NİKOS KAZANCAKİS - ZORBA

Hayatımda okuduğumda beni derinden etkileyen az kitap vardır. Zorba da bu kitaplardan biri oldu. Bitlis'te görev yaptığım zaman ev arkadaşım olan Melek (Şimdi malesef mekansal uzaklıktayız, kalplerimiz hala bir) bir gün bana mesaj attı. Hemen gidip Zorba'yı alıyorsun ve okuyorsun dedi. Melekciğimin zevklerine güvenirim. Hemen gidip aldım ve okudum.

Kitabı kısaca özetlersek; anlatıcımız okumayı çok seven 30'larında bir adam. Babadan kalma arazisinde Linyit çıkarmak için Girit'e gider. Vapura binmek için beklerken orta yaşın üzerindeki Aleksi Zorba ile tanışır. Kendisiyle taban tabana zıt olan bu adamı yanına alır ve hikaye böylece başlar. Gündüzleri Linyit ocağı ile ilgilenirken akşamları da uzun uzun sohbet ederler. Yazar için bu olağanüstü bir deneyim olur. Zamanla Aleksi Zorba'nın felsefesinden etkilenir. Onun özgür yaşamı kendisini cezbeder. Zorba her türlü tutsaklıktan ve tutkudan kendini özgürleştirmiş bir bilgedir aslında.

Kitap aralarından altını çizdiğim bazı şeyleri paylaşırsam sanırım kitap sizler için daha anlaşılır olacaktır.

"Yedi kat göklere, yedi kat yerlere sığmayan Tanrı'nın mekanı insan kalbidir. Bu fani alemde her çılgınlığı yap, sadece onu kırma."

"Bir zamanlar diyordum ki bu Türktür, bu Bulgardır, Bu Yunandır. Ben vatan için öyle şeyler yaptım ki patron, tüylerin ürperir; adam kestim, çaldım, köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim. Neden? Çünkü bunlar Bulgarmış ya da bilmem neymiş. Şimdi kendi kendime sık sık şunu diyorum. Hay kahrolasıca pis herif, hay yok olası aptal. Yeni akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim, bu iyi adamdır, şu kötü...."

"Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan, avare et ve korkma. Tanrı baş şeytandan çok yarım şeytandan iğrenir."

Artık dünküleri hatırlamaktan yarınkileri istemekten vazgeçtim; şimdi şuanda ne oluyor o ilgilendiriyor beni. "Şimdi ne yapıyorsun Zorba?" diyorum, "Uyuyorum." diyor. "İyi uyu öyleyse." "Şimdi ne yapıyorsun Zorba?" diyorum. "Bir kadına sarılıyorum" diyor. "İyi sarıl öyleyse Zorba, hepsini unut, dünyada başka bir şey yok, yalnız o ve sen viraaaa"

"Mutluluğun, basit ve açık bir şey olup, bir bardak şarap, bir kestane, kendi halinde bir mangalcık ve denizin uğultusundan başka bir şey olmadığına aklım yattı. Yalnız bütün bunların mutluluk olduğunu insanın anlayabilmesi için basit ve açık bir kalbe sahip olması gerekiyordu."

"Özgür değilsin. Senin bağlı bulunduğun ip öbür insanlarınkinden daha uzun. Hepsi bu kadar."

Kitapta bol bol Türklerden de bahsediyor.

Ayrıca 1964 yılında filme çekilmiş ve sıkı durun filmde Anthony Quenn Zorba rolünde. Kitabını okuduktan sonra hemen filmini de izledim. Kesinlikle öncelikle kitabını okumanızı ardından da filmini izlemenizi tavsiye ederim. Hele son sahnedeki Zorba'nın Sirtakisi için bile izlenmeye değer. Zorba rolündeki Anthony Quenn'in mahçup gülüşünün sebebini kitabını okuduktan sonra çok net anlayabilirsiniz. Ben burada o videoyu da paylaşıyorum.




7 Aralık 2016 Çarşamba

YOLO Dünyası için Geri Sayım Başladı!

haydar-colakoglu-yolo-uygulama


Ulaşımda En Pratik Yol O!  sloganı ile yola çıkan ve Uber’in karşılaştığı en güçlü rakip olan girişim YOLO için geri sayım başladı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun ilgi gören şehir içi, konfor ve kaliteyi birleştiren yolculuklar sağlayan platformlara bir yenisi daha ekleniyor. Kısa süre içinde hayatımızda farklı bir yer edinmeyi hedefleyen girişimin adı YOLO.

YOLO, şehir içinde lüks segment araçlar ile şehir içi VIP taşımacılık hizmeti veren ve sektöre çok iddialı girerek diğer rakiplerine nazaran çok farklı iş modeli ve kazanç vaat eden bir mobil uygulama. Dünyada Uber modeli olarak bilinen mobil uygulamanın Türkiye versiyonu olarak planlanmış olan YOLO, uzun süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış.

YOLO’yu dünyadaki benzerlerinden farklı kılan en önemli özellik TR’de hukuksal altyapısının sağlamlığı ve farklı kazanç modelleri. YOLO, hem kullanıcılara, hem de iş ortaklarına sağladığı yeni nesil bir iş modeli ile kısa sürede yola çıkıyor.

haydar-colakoglu


YOLO, TEB Holding ve Çolakoğlu Grup Yönetim Kurulu Üyesi Haydar ÇOLAKOĞLU başkanlığındaki güçlü yatırımcı ve yönetim kadrosu ile de dikkat çekiyor. Yönetim kademesindeki 12 kişilik tecrübeli ekibin, 1 yıl süren çalışmaları sonucu ortaya çıkardıkları YOLO, şehir hayatına yeni bir soluk getirmeyi planlıyor.

haydar-colakoglu-teb-genel-mudur




Ulaşımdaki zorlukları keyif ve konfor ile çok uygun koşullarda sunmayı hedefleyen ekip adına konuşan YOLO Yönetim Kurulu Başkanı Haydar ÇOLAKOĞLU şunları söyledi;

“Günümüzde temel ihtiyaçlarımızdan biri olan şehir içi konforlu seyahatin hızlı, güvenli ve ucuz olarak sağlanabilmesi başlangıç noktamızdı. Bununla birlikte, kayıt dışı kalan birçok seyahatin kayıt altına alınarak vergilendirilmesi, sektörde hukuksal altyapının sağlamlaştırılması yeni düzende yeni normallere alışan bizler için çok önemli. İşlerimize teknolojiyi en verimli şekilde entegre etmek hem kullanıcılarımıza hem de iş ortaklarımıza yüksek kazanç sağlayacaktır.

YOLO yüzde yüz yerli yapım bir uygulamadır. Amaçlarımızdan biriside bu iş modelini hızlı bir şekilde ülke dışında da kullanılan bir marka yapmaktır. YOLO’nun temel felsefesi bundan ibarettir.

Kendi kurucularımızın sağladıkları desteklerin yanında, henüz başlangıç aşamasında iken Los Angeles merkezli bir yatırım şirketinden 16 milyon dolar değerleme ile bir kısım yatırım aldık. Kendileri ile yaptığımız çalışmalar sonucunda da “you only live once” baş harflerinden oluşan YOLO isminde karar kıldık. Bunun yanısıra Los Angeles, San Francisco, Londra ve Zürih merkezli yatırımcı grupları ile de görüşmelerimiz devam etmekte. Bu güç birliği platformu ile hem UBER gibi bir dünya devine rakip olacak, hem de Türkiye’den bir dünya markası çıkartabilmek için çalışacağız.

haydar-colakoglu-yolo-turkiye


Başlangıç gününde 300’ün üzerinde araç ile hizmet verecek olan YOLO ile kullanıcılar, tek tuş ile araç çağırabilecek, ulaşım ücretlerini kredi kartları ile ödeyebilecekler. Araçta unuttukları herhangi bir eşyanın güvende olduğunu bilecekler. Yıl sonu hedefimizde 1000’i aşkın araçla hizmet vermek var.

Bu uygulamaların yanısıra yolcularımızı çok özel kampanyalardan da faydalandıracağız. Farklılıklarımız, ilk günden bu ayrıcalıklar ile görülecek. Kasim ayında acilacak beta surumu ile İstanbul`un bazi seckin mekanlarinda yapilacak test surusleri ile hizmete baslayacak olan uygulama üzerinden özellikle tanıtım günlerimizde kayıt yaptıran yolcularımıza 15 Aralık - 4 Ocak tarihleri arasında ücretsiz ulaşım hakları, çeşitli promosyonlar sağlayacağız. Açılışa özel bu kampanya gibi birçok büyük kurumdan da kampanya desteği alan YOLO ile yolculuklarınızın standartları değişecek. YOLO’yu hepinize tavsiye ediyorum. YOLO dünyasına hoş geldiniz.”

GooglePlay ve AppStore dan indireceğiniz uygulama sayesinde YOLO dünyasında siz de yerinizi alın. Detaylı bilgi ve iletişim için www.yolo.com.tr adresinden YOLO’ ya ulaşabilir @yolo_turkiye Instagram adresinden de takip edebilirsiniz.


Bir boomads advertorial içeriğidir.

28 Kasım 2016 Pazartesi

ERKEN YILBAŞI HEDİYESİ SEÇİMİ

Arkadaşlar, sevdiklerinize yılbaşı için güzel ve kaliteli bir hediye almak istiyorsanız size bir site önereceğim. Bu sitede bu yılın modası olan bilekliklerden bulabilirsiniz. Güvenilir bir site inceleyin derim ben.

https://www.braceletshouse.com/

Haydi iyi alışverişler.

10 Haziran 2016 Cuma

THY'NİN AYIBINDA ISRARI

Bir önceki yazımda THY'nin yaptığı yanlıştan bahsetmiştim. Bu yazımda da benim dilekçeme verdikleri yanıtı aynen buraya aktarıyorum.

Merhabalar,

İlgili linkte belirtilen şikayetiniz üzerine bahse konu dosya için yapılan incelemde gönderinin parçalı taşıma yapılmak suretiyle taşındığının sabit olduğu
Anlaşılmakla beraber, ilgili kargo için yaşanan gecikmeden dolayı Tazminat talebinde de bulunulmuştur.

Ulusal ve Uluslararası mevzuat hükümlerine göre değerlendirilen Tazminat talebi, gecikmenin yarattığı direkt zarar ve hasarın belgelenememiş olması nedeniyle
Kabul edilmemiştir.

Bilgilerinize rica eder iyi çalışmalar dileriz.


Yani ihale mallarını geç ve parça parça gönderdiklerini kabul ediyorlar ama bunu bir hata olarak görmüyor "dünyanın en iyi havayolu şirketi" !!!! Dolayısıyla telafi etmiyor, müşteriye de kendisini affettirmiyor.

Arkadaşlar, dostlar durum bu. Sevgili ihracatçı dostlar THY Cargo ile ürününüzü gönderirseniz başınıza ne geleceğini umarım az çok anlamışsınızdır. Birkaç ticaret dergisine de bu şikayetlerimiz yazdım. Ulaşabildiğim kadar insana ulaşacağım.  THY firmasının bu ayıbını sizler de dikkate alın ve işinizi riske etmeyin.

9 Mayıs 2016 Pazartesi

DEVAM'IN DEVAMI

Arkadaşlar önceki yazımda size THY'nin yaptığı yanlışı ve yanlışını hala telafi etmediğini yazdım.

Peki bunu neden yaptım. Arkadaşlar ben el kremi alırken bile blogdaşlarımın hangi ürünleri kullandığını ve tavsiye ettiğini araştırırım. Hatta canım sıkılıp film izlemek istediğimde ve hatta kitapsız kaldığımda hangi kitabı alayım diye de mutlaka blogger arkadaşlarımın sayfalarını ziyaret ederim. Sanırım bir çoğumuz böyleyiz. Aslında bloggerlar olarak çok büyük bir gücüz. Çok az bir kesim dışında ben bütün blog yazan arkadaşlarımın samimi duygularla bir ürünü incelediğine ve yorumladığına eminim. Ben de eğer yeni denediğim bir şey varsa inanın ben de gerçek düşüncelerimi yazıyorum.

Şimdi bloggerlar olarak artık daha duyarlı olmaya davet ediyorum sizi. Yani herhangi birimizin beğendiği bir marka veya ürün veya firma varsa onu kullanalım. Beğenmediği veya herhangi bir yanlışını gördüğü firmayı da kullanmayıp boykot edelim. Gücümüzü ürünlerin veya firmaların daha iyi olması için kullanalım. Ne dersiniz?

7 Mayıs 2016 Cumartesi

HADİ BİR ŞEYLER YAPALIM'IN DEVAMI - THY'NİN BÜYÜK AYIBI

Artık asıl meramımı anlatmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Çok yoğun geçen günlerin ardından ancak vakit bulabildim.

Benim sorunum yozlaşmanın, yalanın, işi ehlinin yapmamasının toplumun her kesimine yerleşmesinden duyduğum rahatsızlık. Bunun ilk örneğini aşağıda göreceksiniz.

Arap bir öğrencim Dış Ticaret yapıyordu ve benden acil kargo için bilgi istedi. Ben de tabiii ki THY dedim. 4 gün sonra teslim edileceğinin garantisini verdikleri halde kargo bir ayda ulaştı. Giden kargonun aciliyeti hayati önem taşıyordu. Her şey bir tarafa öğrencim bana güvenerek bir adım atmıştı ve onun müşterisi ihaleyi kaybetmişti. Bu konuda yazışmalar yaptım ve tahmin edebileceğiniz gibi bir sonuç alamadım. Aksine o kadar lakayt ve igrenç konuşmalara şahit oldum ki inanın THY bu hale geldiyse yazık dedim.

THY'ye yazdığım dilekçeyi aynen buraya ekliyorum.

Bu konuyu taşıyabileceğim her mecraya taşıyacağım. En iyi havayolu ödülü almış bu firma malesef bu ödülü haketmiyor. Başkanlarına mailler attım, şikayet hattına bildirdim ama sonuç sıfır. Bu ödülü neye göre vermişler anlamadım. Bir problemi çözmekten aciz bir firma.


Sayın Yetkili;
(Dikkatinizi çekerim hala Yetkili diye hitap ediyorum. Zira Türk Hava Yolları Turkish Cargo firmasında yetkisi olan bir yetkili ile henüz karşılaşamadım.)
Konşimento numarası 235 0022 3473 olan 40 koli ürünümüz, 12 Ağustos 2015 tarihinde Samsun Mag-Ma Işıklı Taş firmasından, Samsun Acentanız Celal Bey’e 14 Ağustos 2015 tarihinde Suudi Arabistan Demmam’da olacağının taahhütü alınarak ve hatta kendisine bu malların ihale ürünü olduğu ve hayati önem taşıdığı belirtilerek teslim edilmiştir.  Ancak bugün 26 Ağustos 2015 olmasına rağmen ürünler hala Arabistan’daki müşterimize teslim edilememiştir.
Ürünlerin parsiyel olarak parça parça gönderilmesi, Demmam’a ulaşan ürünlerin müşteriye teslim edilmemesi ve ayrıca ürünlerin havaalanında beklediği her gün için müşteriden ücret talep edilmesi firmanızın ne kadar gayri ciddi çalıştığının göstergesidir.  Ayrıca Demmam havaalanındaki bir görevlinin müşterimize THY kargolarının daima sorunlu olduğunu belirtmesi sizin işinizi savsakladığınızın zaten malum olduğunu gösterir ki, maalesef bu acı tecrübe müşterimize maddi manevi çok kayıplar yaşatmıştır.
Defalarca firmanızı arayıp farklı farklı kişilerle görüşüp her birinden farklı farklı cevaplar almam firmanızın elemanlarının bir bakkal dükkanı bile işletemeyecek yetersizlikte olduğunun işaretidir.  İletişim ve bilgi paylaşımı konusunda altın çağı yaşadığımız şu günlerde firma elemanlarınızın birbirinden habersiz ve hatta konudan habersiz olmaları da firmanız açısından utanç verici bir durumdur.
Konuyla ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı da haberdar edilmiştir. Türkiye’nin uluslararası arenada bu şekilde temsil edilmesi onların da harekete geçmesini sağlayacaktır.

Gelelim en önemli mevzuya, yapılan ve devam eden bu büyük hatanın telafisi ve müşterimizin yaşadığı zaman, para ve her şeyden önemlisi itibar kaybının tazmini için ürünlerin fatura bedelini ve ayrıca 14 Ağustos 2015 tarihinden itibaren ürünlerin teslim edilmediği her gün için 1000 $’ın aşağıda bilgileri bulunan Suudi Arabistan’daki müşterimize tazminat olarak ödenmesi hususunda gereğinin yapılmasını arz ederim.


21 Mart 2016 Pazartesi

AÖF İLAHİYAT ARAPÇA DERSLERİ

Dostlar proje yazıma bir duyuruyla ara vermek istiyorum. Biliyorsunuz ben Arapça öğretmeniyim. Bana Mersin'de çok sık soruluyor AÖF İlahiyat Arapça kursu var mı diye. Hatta özel ders isteyenler de oldu. Ben yoğun olduğum için kabul etmiyordum.

Şimdi Mersinli İlahiyat Fakültesi öğrencilerine sesleniyorum. Sınıf geçme garantili İlahiyat Arapça dersleri veriliyor artık. Sıkı durun adresi veriyorum. Vatan Bilgisayar üstü 3. kat. Sevgi Dil Kursu.
 Tel : 0 532 272 22 14

Ayrıca bu merkezde Arap hocalardan konuşma dersleri de alabilirsiniz. 

20 Mart 2016 Pazar

GÜCÜMÜZÜ FARKEDELİM

Size daha önce de dediğim gibi, kafamda bir proje var ve bu projeyi size bir kaç postta anlatacağım.

Şimdi size bir hikaye anlatmak istiyorum, benim üniversite yıllarıma dair.

Ben üniversitede okurken bir dönem yurtta kaldım. Kaldığım yurdun karşısında bir market vardı. Ben fıstık ezmesini çok severim. Bir gün markete gidip sordum fıstık ezmesi var mı diye. Yoktu. Ben de taaaa uzaktaki markete gidip almıştım. O zaman düşündüm ben fıstık ezmesi için hep buraya kadar yürümek zorunda mıyım? Sonra ertesi gün yine gidip sordum fıstık ezmesi var mı diye. Ertesi gün yine. Sonraki günlerde de devam ettim ve hatta yurttan birkaç arkadaştan da rica ettim. Onlar da gidip sordular. Sonuç; market fıstık ezmesi satmaya başladı:)

Kıssadan hisse, efendim bir şeylerin değişmesini istiyorsak birlik olup değiştirebiliriz.

Bana bu düzenden sıkılan insan lazım. Bazı şeylerden rahatsız olan insan lazım. Kendi gücünün farkında olan insan lazım. Sizleri bekliyorum. 

15 Mart 2016 Salı

HADİ BERABER BİR ŞEYLER YAPALIM

Sevgili dostlar yılbaşı öncesinde sizlerle beraber bir proje yapmak istediğimden bahsetmiştim. Adım adım giderek yani birkaç post yayınlayarak size meramımı anlatmaya çalışacağım.

Öncelikle Japonya denince aklımıza ne geliyor?

Benim aklıma dürüstlük, çalışkanlık ve saygı geliyor. Japonya'nın dini inancı Şintoizm ve Budizm, bir kısmı Hristiyan ve bir kısmı da Ateist. Birbirleriyle dostça geçinen ve bir tek ortak paydada birleşebilen Japonların tek hedefi çalışmak. Birini kandırmayı veya işlerini kaytarmayı asla düşünmüyorlar. Atom Bombası felaketini yaşadılar ama yine de çalışmaya devam ettiler. Bir kaç yıl önce büyük bir Tsunami yaşadılar ama marketleri yağmalamadılar, ihtiyaçlarını alıp çıktılar.

Neden anlatıyorum bunları? Malesef ülkemizde gördüğüm yozlaşmadan ve yozlaşmadan rahatsız olmamamızdan dolayı yazıyorum.

Dini açıdan bakarsak, gerçek islamdan uzaklaşmışız. Yalan söylüyoruz, insanları kandırıyoruz, işimizi doğru dürüst yapmıyoruz. En önemlisi nasıl yaşıyorsak öyle yönetiliyoruz. Bu anlattıklarım normal geliyor artık bazılarımıza çünkü kanıksamışız.

Artık bir şeyler yapmanın zamanı gelmedi mi? Neler yapabiliriz? Hep beraber olursak neleri başarabiliriz?

Lütfen bana fikirlerinizle destek olun. Ben tek başıma bir hiçim, eğer beraber olursak belki bazı şeyleri değiştirebiliriz.

27 Şubat 2016 Cumartesi

KONSTANTİNİYYE OTELİ - ZÜLFÜ LİVANELİ - ELEŞTİRİ

Baştan uyarıyorum, bu yazı ağır eleştiri içermektedir.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, fırsatını, hikayesini ya da daha doğrusu her ortam bulduğunda Zülfü Livaneli'nin Türkleri küçümsemesinden, aşağılamasından bıktım. Daha önce de Leyla'nın Evi romanında yaptı aynı şeyi ama kitabın hikayesi gereği yaptığını düşünmüştüm. Ama şimdi anlıyorum ki Zülfü Beyimizin kendi fikirleriymiş bunlar. Ona göre Ermeniler haklı, Kürtler haklı, Yahudiler haklı, eşcinseller haklı, hayat kadınları haklı ama garip Anadolu insanı kötü, haksız, hatta tu kaka.

Eleştirmeye nereden başlasam ki; mesela kitabın 105. sayfasında

"Hacı Mahmut pabuçlarını çıkararak camiye girdi; farzı ve sünnetiyle beş rekatlık namazını kıldıktan sonra......."

Sayın Livaneli sabah namazı 4 rekattır farzı ve sünnetiyle beraber.

Başka bir yerde kitap karakterlerinden birine şöyle bir soru sorduruyor. "Madem İslamiyet Muhammed'le birlikte geldi o zaman babasının adı nasıl Abdullah oluyor."

Açıklayayım sayın Livaneli Abd Arapça'da kul veya köle anlamına gelir Allah kelimesi de El-İlah kelimesinin kısaltılmış halidir ve İlah kelimesi yani tapılan şey kelimesi İslamiyetten önce de mevcuttu. Dolayısıyla Abdullah ismi İlahın kulu manasındadır.

405. sayfada Hz. Muhammed'in ölümünü anlatırken;

" Konstantiniyye'yi alamadan, alındığını göremeden ruhunu teslim etti. Cenazesi sadece aile üyeleri tarafından kaldırıldı, oracığa gömüldü; çünkü müslümanlar kimin halife olacağı kavgasına tutuşmuştu. Bazı iman sahipleri bunun sebebini Hz. Muhammed'in bir devlet ve servet bırakmış olmasıyla açıklarlar. Yakınındakiler, çarmıhta can veren Hz. İsa'nınkiler gibi aranacak arkadaşlar değillerdi. Ortada paylaşacak bir iktidar vardı." Devamında ise sırayla Hz. Ebubekir'in sonra Hz. Ömer'in sonra Hz. Ali'nin en son da Hz. Osman'ın halife olduğundan bahsediyor. Yani yazarımız halife sıralamasında da cahil.

Kitabın bir başka yerinde Tayland'da hayat şartları yüzünden hayat kadınlığı yapan masum! Nuk ile Hamburg'lu Manfred'in birleşmesinden hamile kalan Nuk bu gebeliği bitirmek için kürtaj olur. Hacı İsmail adında bir adam ve karısı kök hücre tedavisi için Bangkok'a gider ve kürtaj yapılan ceninden yeni hücreler yapılarak İsmail ve karısına verilir.

Bu olay sanki Hacı İsmail'le karısının suçuymuş gibi şöyle anlatılır;

"Manfred ile Nuk'un talihsiz bebekleri Germen ve Tay genleri hacılara geçerek, onların perişan dizlerinde yeni kıkırdaklar oluşturdu. Hacı İsmail Efendi, Allah'a şükrederek namazlarını yine ayakta kılmaya başladı. Hem de çok şükür hiçbir haram yiyeceğe el sürmeden, gavur ellerinden tertemiz dönerek."

Bir başka konu da coğrafyamızla ilgili Livaneli bu coğrafyanın insanları tembelleştirdiğini bu yüzden hiç Türk alim yetişmediğini söylüyor. Hatta bütün dünyada çalışkanlıklarıyla bilinen yahudilerin de bu topraklara geldikten sonra tembelleştiğinden dem vuruyor. Birazcık açıp internette gezince sayısız Türk ve Müslüman alim bulabilir halbuki. Ama ben en son tanıdığımız Aziz Sancar'ı hatırlatayım.

Kitaptaki bir başka konu da "Roboski" hakkında. Yani Uludere hakkında. Yine masum! günahsız! tertemiz! 34 kişinin ölümü konu edilmiş. Ama cenazelerinin PKK şovuna dönüştüğünden bahsetmemiş nedense.

Görünen o ki okuyucunu önemsemiyorsun ve yanlış bilgi veriyorsun. Cahil bir kitleye mi hitap ettiğini zannediyorsun. Daha yazmak istediğim çok şey var ama uzatmak istemiyorum.

Son söz olarak Sayın Livaneli beğenmiyorsanız canım vatanımı defolup gidebilirsiniz. İstediğiniz ülkede yaşayabilecek güce sahipsiniz. Bir zamanlar sanatçılığını, duruşunu sevdiğim bir insandınız artık ne kitabınızı alırım, ne okurum ne okuturum.



24 Ocak 2016 Pazar

SCHOLL AYAK BAKIM KİTİ ÜRÜN DENEYİMİ

Sevgili dostlar, bildiğiniz gibi fikrimühim üyesiyim ve  bu defa da denememiz için bir muhteşem bir ürün göndermiş. Ürünü kullanmak malesef bana nasip olmadı (hijyenik etkenlerden dolayı). Ama annem kullandı ve sonuç harika. Başlık kısmı ayrıca satılıyor onlardan alıp ürünü en kısa zamanda ben de deneyeceğim. Ama annemi her 15-20 günde bir kuaföre gitme zahmetinden kesinlikle kurtardı bu ürün.



Doğrusunu söylemek gerekirse benim ayağımda verdiği sonuç zaten bu ürünü açıklamak için yetmezdi. Çünkü benim topuklarımda çok büyük problemler yok. Ama annemin ayaklarında kilosunun sebep olduğu nasırlar ve çatlaklar vardı. Sonuç mükemmel. Resimlerde ne kadar belli bilmiyorum ama belki bir video ile size bir yayın daha yapabilirim.

Annemin Scholl'ü kullanmadan önce ayakları


Bu da ürünü kullanıp kremini sürdükten sonraki hali



Farkı net olarak gösteremedim burada ama harika bir ürün. 


Tabi bu ürün sizleri de unutmamış. Ürünü Migroslardan alıp faturalarını scholl@fikrimuhim.com adresine benim ismimle gönderirseniz sizlere çekiliş yapıp 20 TL'lik hediye çeki ile ödüllendirilebilirsiniz.




16 Ocak 2016 Cumartesi

MERSİNLİ BLOGGER ARANIYOR


blogger ile ilgili görsel sonucu

Arkadaşlar bir şey merak ediyorum. Hiç denk gelmedim. Acaba Mersin'de yaşayan blogger var mı? Varsa biz de bir Event yapsak, tanışsak. Nasıl olur? Hadi buluşalım.